ÖZEL

BİZDENBİL GAZETESİNİN YIL SONU ÖZEL SAYISINDALAR

Üçleme kitabı ile beğeni toplayarak ödüllere layık görülen Halil Onur Ezcan ve her adımı olay olan avukat yazar Serra Taşköprü, Bizdenbil Gazetesinin yıl sonu özel sayısında.

Başarılı yazar Halil Onur Ezcan ile sizin için konuştuk. Gazeteci yazar Cihat Dündar’ın sorularını yanıtlayan Halil Onur Ezcan yazarlık kariyeri üzerine değerlendirmelerde bulundu. Kar Tanesi Sakladınsa Beni Kalbinde adlı kitabı ile ilgili bilinmeyenleri aktaran başarılı yazar Halil Onur Ezcan Bir Nefes Mavi isimli kitabının vermek istediği mesajı paylaştı ve yeni kitap müjdesini verdi: “Üçlemeyi bitirip hikâyeyi sonlandıracak olan kitabın yayınlanması için çalışmalar sürmekte.” RC Menajerlik 2024 Başarı Ödüllerinde Yılın En Dikkat Çeken Kitap Üçlemesi ödülünü alan ve Altın Meslek & Kariyer Ödüllerinde Yılın En İyi Kitap Serisi ödülüne layık görülen Halil Onur Ezcan ile yaptığımız keyifli sohbetimiz Bizdenbil Gazetesinin yıl sonu özel sayısında sizlerle.

Öncelikle sizi tanımak isteriz. Halil Onur Ezcan kimdir? 

16.03.1986 tarihinde Bitlis-Tatvan'da doğdum. Memleketim Kırklareli- Babaeski’dir. 2009 yılında İstanbul Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldum. 2013 yılında Türk Standartları Enstitüsü kurumunda uzman yardımcısı olarak göreve başladım. Uzmanlık sınavının ardından TSE uzmanı olarak çalışmaya başladım ve hâlâ devam etmekteyim. 2017 yılında uluslararası kaynak mühendisliğini bitirdim. 2019 yılında Gebze Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde yüksek lisansımı tamamladım.

Hikâyeler bazen bir hayalle, bazen bir kelime ile bazen de bir düşünce ile başlar. En güzel hikâyeler ise kar yağışı gibi apansız başlayanlardır. Belki de her birimiz gökyüzünden düşen kar taneleriyizdir ve esas hikâye bunu hissettiğimiz anlarda saklıdır. Ben; gibi yapmak üzerine kurulu hayatlarımızda en azından bazı şeyleri hissederek yapabilmek için çabalayan bir insanım. Bugüne kadar öğrendiğim bir şey varsa o da gerçek mutluluğun sadece gerçek olan şeylerin içinde gizli olduğudur. Yaşadığımız hayat masalsı özelliğini gerçeklerden alır ve gerçekler bizim hikâyelerimizdir. Ben bu uğurda yavaş adımlar ile yürüyen basit bir yolcuyum. Biliyorum ki bu yol uzun ve bilinmezlikler dolu ama yine de bu yolu yürümekten vazgeçmeyeceğim. Çünkü ne kadar çok kişi bu yolu yürürsek ayak izlerimiz o kadar belirginleşecek ve ruhlarımız o denli birbirine yakınlaşacak.

Yazarlık kariyeriniz nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?

UZUN YOLCULUĞUN BAŞLANGICI ÇOCUKLUK YILLARI

Yazarlık kariyerime üniversite mezuniyetinden sonra başladım. Mezuniyetimden sonra çocukluğumdan beri ilgi duyduğum edebiyata daha fazla zaman ayırdım ve üçleme kitap serisinin ilk kitabı olan “Kar Tanesi Sakladınsa Beni Kalbinde” adlı romanımı 2012 yılında yazma fırsatını buldum. Çağdaş Türk Edebiyatında yerini alan psikolojik kurgu türündeki eserimi 2013 yılında okurlarımın beğenisine sundum. Devamı niteliğinde olan “Bir Nefes Mavi” kitabım da 2021 yılında okuyucularım ile buluşmuştur.

Üniversite mezuniyetimden sonra hayaller ile gerçekler arasında sıkıştığım bir zamandı. Hayallerimi ve gerçeklerimi birbirine kattım ve onlardan kocaman bir dünya yarattım. Bu dünya öyle bir renk paletiyle doluydu ki fırçamı ona her daldırdığımda yaşadığımız dünyanın kabul ettiğimiz gerçekleri soldu, hayallerse ete kemiğe büründü ve gerçek oldu. Her ne olursa olsun bu dünya halen bizim seçimimizi bekliyor. İyilik ve yükselişi mi seçeceğiz ya da tam tersini mi? İşte beni de yazar yapan tam olarak buydu. Bu seçim, kararını cesaretle haykırabilenlerin seçimi olacak. Çünkü cesaret kalple ilgilidir ve gelecek sadece kalplere dokunabilenlere aittir.

Kar tanesi Sakladınsa Beni Kalbinde adlı kitabınızdan bahseder misiniz? 

Bu kitap insanların içlerindeki önyargıları bırakabilmeleri ve bu sayede gerçek sevgiye ulaşabilmeleri için rehber niteliğindedir. Gerçek sevgi ancak insanların kalplerindeki mühürlerin çözülmesi ile açığa çıkabilir. Mühürler çözüldükçe hayatın içinde saklanmış, görünmez kar taneleri görünür hale gelmeye başlar. Hayatın tüm güzellikleri bir kar yağışı misali her gün her gün üzerimize yağmaktadır. Bu güzellikler ruhumuzla temas ettiği sürece insan, bir Anka kuşu misali kendinden yeniden doğacak ve ışığını tüm kainata yansıtacaktır.

İnsan, kendi ruhundaki saflıkla bütünleştikçe, varlığı bir altın gibi ışıldamaya başlayacak ve ışıltısı alemleri aydınlatacaktır. İçinde gün yüzüne çıkmayı bekleyen güzellikler saf altın misali gün yüzüne çıkartıldıkça kadim iyiliğin sırla mühürlenmiş gizemleri bir bir aşikar olmaya başlayacaktır. Aşikar olan bu gizemler de insanlığın yükselişini başlatacaktır. Mühürler çözüldükçe kalpler altın gibi parlayacak, ruhlar ışıldayacak, kâinat sevgiyle dolacaktır.

Bir Nefes Mavi adlı kitabınızın vermek istediği mesaj nedir? 

Mavi renk hepimize aittir, tıpkı gökyüzü ve deniz gibi... Biz insanoğlu önce engin denizlere baktık ve gemiler yapıp sularda süzüldük. Sonra gökyüzüne baktık ve semaları kendimize mesken tuttuk. Belki de mavi rengi bizim içimizdeki ilâhî gücün bir tezahürüdür. Belki de sadece bunu hatırlamak gerekiyordur. Önce maviyi sonra gökyüzünü sonra da denizi! Suyu hatırlamak, suyun bilgeliğini ve gökyüzünün şahitliğini… İnsan bunları hatırladıkça tekamül basamaklarını hızla tırmanacak ve kendi mistik devrimini eninde sonunda gerçekleştirecektir.

Yeni çalışmalarınız nelerdir?

ÜÇLEMENİN SON KİTABI İÇİN HAZIRLIKLARI DEVAM EDİYOR

Kar Tanesi Sakladınsa Beni Kalbinde kitabı ile başlayıp “Bir Nefes Mavi” kitabı ile devam eden yolculukta üçlemeyi bitirip hikâyeyi sonlandıracak olan kitabın yayınlanması için çalışmalar sürmektedir.

Cihat DÜNDAR imzalı Altın Meslek ve Kariyer Ödüllerinde ödüle layık görüldünüz. Duygularınızı öğrenebilir miyim?

Yılın En İyi Kitap Serisi ödülünü aldım. Bu iki eserimin bu kadar ilgi görmesi, serinin son kitabının daha şimdiden bu kadar merak edilmesi ve bu ilginin ödül olarak geri dönmesi çok mutluluk verici. Buradan tüm okurlarıma, takipçilerime teşekkür ediyor ve mutlu bir yıl diliyorum.

HERKES KAFAYI YERSE EŞİT OLABİLİRİZ

Çalışmaları, düşünceleri, kitapları ve sosyal medyadaki aykırı paylaşımları ile her zaman dikkat çekmeyi başaran Avukat-Yazar ve Mizahşör Serra Taşköprü, tartışma konusu olacak olan açıklamaları ile Bizdenbil Gazetesinin yıl sonu özel sayısında.

ERKEĞE UYGULANAN ŞİDDET DE KONUŞULMALI

Evet, maalesef dünyada ve ülkemizde kadın cinayetleri korkutacak, yaşamaktan soğutacak derecede fazla. Umarım bir gün bu şiddetin unutulduğu bir güne uyanırız. Ancak erkeğe uygulanan şiddetin de farkına varmak gerek diye düşünüyorum.

Sadece kadınlar değil, erkekler de şiddet görüyor ancak bu kadar konuşulmuyor. Bir erkeğin, kadın tarafından tacize uğradığını dile getirdiğini düşünsenize; sanırım buna resmi kurumlar bile "E ne güzel işte" der. Çünkü ülkemizde erkek taciz edebilir ama tacize uğrayamaz ya da kadından dayak yiyemez. Hayır, yer ama önemsenmez. Aynı şey hayvanlar için de geçerli. Hayvan cinayetleri para cezası ile sınırlı, çünkü insan olmadığı için canlı olduğu önemsenmiyor.

Burada aslında kadın haklı, erkek haklı meselesi yok. Benim anlatmak istediğim içinde bulunduğumuz dünya düzeninde herkesin eşit olmadığı, herkese aynı şekilde bakılmadığı. Belki de eşit olmak için hepimizin kafayı yemesi gerek. Artık "tüm, bütün" ifadesinden kaçınmak gerek. "Bazı, birtakım" ifadesini kullanmak her türlü şiddetin çözümünde daha adil ve çözüm getirici olacaktır. Bir kesime, bir gruba ne kadar hak tanınırsa, o hakların istismarcıları da beraberinde ortaya çıkacaktır. Kategorize ettikçe mesafe artar ve mesafe arttıkça arabulmak, uzlaşmak zorlaşır. Çözüm için olabildiğince her türlü kategorize edişten uzak durmak gerekir. Hiçbir konuda, alanda hiç kimse kusursuz olmayıp insan doğası şaşar beşerdir. Ayrıştırmak çözüm yerine şiddetin artışına davetiyedir.