Öncelikle sizi tanımak isteriz. Cennet Ateş kimdir?
Cennet Ateş, 1996 yılında Konya’nın Kulu ilçesinde dünyaya geldi. İlköğretimini 60. Yıl İlköğretim okulunda tamamlayıp 2011 yılında Kulu Anadolu Lisesi ’ne başladı. Lise eğitimini 2015’de bitirip, aynı yıl çerçevesinde Amasya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümüne başladı. Ayrıca birinci sınıfta Tarih Kulüp yönetimine giren Cennet Ateş, üç yıl boyunca kulüp başkanlığı yaparak birçok panel ve konferansta görev aldı. Lisans eğitimini bitirip ara vermeden Yüksek Lisans eğitimine başlayan Cennet Ateş Aksaray Üniversitesi Tarih anabilim dalından 2023 yılında mezun oldu. Ayrıca özel bir kursta sosyal bilgiler- tarih öğretmenliği yapmış daha sonra Özel Data Kolejinde 2 yıl tarih öğretmenliği yapmıştır. Ayrıca fotoğrafçılık ve grafik tasarımı ile uğraşmaktadır. Bir akademik eser, bir çocuk öyküsü olmak üzere toplamda iki kitabı olan bir yazardır. Evli ve bir çocuk annesidir.
Aslında yazarlık kariyerimin, birbirinden çok farklı iki alanda çıkartmış olduğum kitaplarımdan çok daha önce başladığını söyleyebilirim. Okuma yazmayı öğrenir öğrenmez, ilkokul öğretmenim benim yazma yeteneğimi fark etmişti. Henüz beşinci sınıftayken yazdığım şiirler yaşadığımız ilçenin gazetelerine çıkardı. Ortaokula geçtiğimde ise çok iyi bir Türkçe öğretmeni ile yollarımın kesişmesi ve temelimin iyi atılması beni edebiyat alanına yönlendirmeye başlamıştı. O dönem Türkçe öğretmenimiz Tuncay Eşfer bir şiir veya kompozisyon yarışması olduğunda beni katılmam için hemen teşvik ederdi. Yani anlayacağınız liseye geçtiğimde ben kendimdeki yazarlık yeteneğini çoktan keşfetmiş ve bu konuda büyük bir özgüven kazanmıştım. Yazmak benim için terapi gibiydi, canım sıkkınken, mutluyken, tarihi önemli günler… bunlar benim hemen kalemi elime almam için bir sebepti. Lisedeyken Numan Gül diye bir tarih öğretmenimiz vardı, tabii ki o da bendeki bu yazma yeteneğinin farkına varmıştı. Bütün tarihi günler için bana şiir yazdırır ve okulda düzenlenen programlarda bana kendi yazdığım şiirleri okuturdu. Çanakkale Zaferi, Sarıkamış Destanı, Atatürk sevgisi, Cumhuriyet’in ilanı gibi konuların hepsinde Numan Hocamın teşvikiyle şiirler yazdım ve okudum. Hatta lise sona geçtiğimde artık tarihçi olmaya karar vermiştim. Bu alana aşık olduğumu fark ettiğimde Numan Hocam beni yine çok destekledi ve beni kendi yanında derse götürüp alt sınıflara, “Arkadaşınız geleceğin tarih öğretmeni bu yüzden bu dersi o anlatacak” diyerek ders bile anlattırdığı olmuştu. Şimdi düşününce henüz küçük yaşta böyle özgüven kazandıran hocalarla yollarımın kesişmesi benim için büyük bir şansmış gerçekten.
Aslında bu benim için oldukça ucu açık bir soru. Karakter olarak duygusal bir insanım, beni çevremdeki hemen hemen her şey etkiler. Kışın yolda yürürken üşüyen bir kedi görsem bile bu büyük bir şekilde etkileyebilir ve hemen onun için bir şeyler yazabilirim. İçimde durdurulamaz bir yazma isteği her zaman vardır. Mesela gündemi sıkı takip eder konularla ilgili yorumumu hemen sosyal medyada paylaşırım. Lisedeyken vatan-millet hakkında çok yazardım, yaşım ilerledikçe yazdığım konularda değişkenlik göstermeye başladı. Yani anlayacağınız konu yazmak olunca beni hiç beklenmedik şeyler bile etkileyebilir.
Düşler Ülkesinden Öyküler adlı kitabınızdan bahseder misiniz?
Tabii ki. Bu eserim benim için çok önemli. Çünkü anne olduktan sonra kaleme aldığım bir eser. Anne olunca insanın hayata, dünyaya bakış açısı değişiyor. Sanki artık dünya çok daha iyi bir yer olsun istiyorsunuz çünkü sizden bir parça dünya mücadelesine dahil oluyor. Oğlum Günalp için masal kitapları alırken bir gün “Ben neden çocuklar için bir kitap çıkarmayayım?” diye düşündüm. Bu düşünce beni hemen harekete geçirdi ve öykülerimi oğlumu dizimde sallarken yazmaya başladım. Çünkü başka hiç boş vaktim olmuyordu. Bu öykü kitabım toplamda 10 öyküden oluşuyor, içerisindeki resimlerin tamamını da kendim yapay zeka aracılığıyla animasyon tarzında tasarladım. Gerçekten bu noktada teknolojinin geldiği nokta inanılmaz, kafanızda hayalini kurduğunuz bir şeyi o size artık somut olarak sunabiliyor. Bu öykü kitabımda oğlum, yeğenlerim ve benim de baş kahramanı olduğum öyküler de var. Bu yüzden benim için sadece bir öykü kitabı değil, oğluma ve yeğenlerime bırakacağım ölümsüz bir miras. İçerisindeki öykülerin hepsinin hedefi çocuklara doğru ve yanlışı öğretmek, hayvanların konuştuğu fabl tarzında öykülerim de var. Ana fikirleri genel olarak dediğim gibi ders çıkartma niteliğinde. Umarım çocuğu olan tüm ailelerin kütüphanesinde yer alan bir eserim olur.
Bu kitabın oluşum süreci gerçekten benim açımdan da yüksek lisans danışman hocam olan Osman Hocam açısından da oldukça meşakkatli bir süreçti. Baştan başlamam gerekirse önce bu konuda nasıl karar kıldığımızdan bahsetmek isterim. Yüksek lisansıma başladığımda aslında kafamda olan konu kesinlikle bu değildi. Ben lisans döneminde çok sevdiğim bir hocam olan Kemal Polat’ın etkisiyle dinler tarihçisi olmak istiyordum. Dünya üzerinde çok fazla din vardı ve inanç dediğimiz şey insanoğluna her şeyi yaptırabiliyordu, bu yüzden nice savaşlar olmuştu. Bu da benim gerçekten çok ilgimi çekiyordu ve kendimi bu alanda yetiştirmek istiyordum. Ama bu alanda çalışabileceğim bir hoca da kazandığım üniversitede yoktu derken o ara danışman Osman Hocam oldu. Tez konusuna karar kılmak bile bizim için uzun bir süreç oldu, bir iki defa konu değiştirdik ve en son Osman Hoca bu konuda çalışalım Cennet dedi. Bu eserin konusu öyle alelade bir konu değildi, zor ve çok geniş bir alandı. Hocama güvenim sonsuz olduğundan hayalini kurduğum alandan tamamıyla vazgeçerek bu alana yöneldim ve çalışmaya başladık.
Yeni çalışmalarınız nelerdir?
Ortaya birbirinden çok farklı alanda iki eser koydum, yeni çalışma olarak belki ilerde şiir kitabı çıkarabilirim diye düşünüyorum. Doktoraya başlarsam yine akademik bir eser daha ortaya koyabilirim. Öykü yazma ve içerisindeki resimleri yapay zekadan tasarlama işini de çok sevdim ve çok güzel geri dönüşlerde aldım, Düşler Ülkesinden Öyküler’i seri halinde devam ettirmeyi de düşünüyorum. Yani çok yönlü birisi olduğum için kafamda çok şey var ama sadece bu iki eserle kalmayacağımdan, gerisinin geleceğinden eminim.