Cezmi Baskın kendini nasıl tanımlar?
Cezmi Baskın sıradan bir insan. Sadece mesleği oyunculuk. Kendine hiçbir ayrıcalık tanımayan; sokakta, metroda ve her yerde toplumun diğer insanlardan farklı olmadan yaşayan bir adam.
Tabii ki oldu. Özellikle toplumsal işlerde çalışmayı seviyorum. Artık yaşım gereği dedeleri, babaları oynamaya başladım. O yüzden o tür rolleri mümkün olduğunca seçiyorum. Bunların dışında roller kabul etmiyorum.
YARGININ BAŞARISI KUSURSUZ BİR EKİBİN ESERİ
Yargı çok özel bir dizi. Gerek yapımcı firma yani Ay Yapım gerekse çalışma arkadaşlarımız çok özenle iyi oyuncular, iyi teknisyenler, iyi yazarı barındıran özel bir ekip. Çok güzel bir ortamda çalıştık. Herkesin ilişkileri fevkalade güzeldi, herkes vazifesini çok iyi yaptı. Başarıda bundan çıkıyor. Bir de toplumun aksayan yanlarını çok ince bir zekayla işleyen bir dizi. Özellikle hukuk eksikliklerini seyircinin önüne seren bir yapım oldu. O yüzden de çok tutuldu sanıyorum. Çünkü biliyorsunuz ülkemizde hukuk problemlerimiz var, bu hukuk problemlerine birisinin değinmesi gerekiyordu. O yüzden çok sevilen bir dizi oldu.
Projelerde genç oyuncular ile birlikte yer aldınız. Bunun avantajları ve dezavantajları oldu mu?
GENÇ OYUNCULAR İLE ÇALIŞMAK BANA DA İYİ GELİYOR
Hayır, benim için hiçbir dezavantaj oluşturmaz. Çünkü ben hem eğitmenlik yapıyorum, genç arkadaşlarımız ile çalışıyorum. Onlarla çalışmanın yöntemlerini, onlarla çalışmanın püf noktalarını biliyorum. Onları hatalarıyla, sevaplarıyla göğüslemeyi biliyorum. O yüzden onlarla çalışmak benim için çok öğretici, onlar içinde öğretici oluyor. Böyle bir ortamda çalışmak çok zevkli bence. Çünkü onlar geleceğin büyük oyuncuları olacak. Teknik ekipte gençlerden oluşuyor. Onlar da geleceğin yönetmenleri, geleceğin senaristleri, sinemacıları olacağı için onlarla çalışmak beni çok mutlu ediyor.
Benim için biraz zor oluyor. Şöyle zor oluyor, ben bir işe başlayacağım zaman on beş, bir ay biraz gergin ve sinirli oluyorum. Çünkü yeni bir karakter yaratmak, yeniden insan yaratmak gibi bir şey. O yüzden tekrara düşmemek için mümkün olduğunca ince eleyip sık dokuyorum ve biraz sancılı oluyor.
Bugüne kadar sayısız dizi ve filmde rol almış biri olarak, televizyonda izlediğinizde; "Bu projede yer alsaydım," dediğiniz bir iş oldu mu?
Olmuştur. Ama bu geçici bir duygu. Keşke ben de bu dizide olsaydım, ya da bu filmde oynasaydım dediğim olmuştur. Ama bu durum ben de kıskançlık yaratmıyor. Sadece gıpta ediyorum. "Keşke ben de bu işin içinde olsaydım" diyorum. Bu da bizi geliştirir. Bizim mesleki rekabetimizi arttırır. Orada gördüklerimi kendime rehber kabul ediyorum. Yanlışlarını fark ettiğimde o yanlışa düşmemeye gayret ediyorum. O bir terazi oluyor zaten.
ANGELİNA’NIN İÇ VE DIŞ GÜZELLİĞİ PODYUMLARA TAŞINIYOR
“Her Şey Mümkün” serisinin ilk kitabı Kaçış, ikinci kitabı Barış'ın Yazarı Angelina Masal Nur Ayo, “Miss Australia Legacy International 2025 (Uluslararası Miras Güzellik 2025) Yarışmasına Avustralya’dan katılıyor. Yazarlık kariyerini usta bir çalışma sistemi ile yürüten Angelina Masal Nur Ayo farklı çalışmaların altına imza atarak dikkat çekmeye devam ediyor.
POZİTİF DÜŞÜNCELERİN VE EDEBİYATIN GÜZEL KADINI YARIŞMA İÇİN HAZIRLANIYOR
Bu yarışma, bireylerin toplumda ve dünyada bıraktıkları mirası vurguluyor. Angelina'nın 50 yaşının içinde bir birey olarak bu yarışmaya katılması, yaşın sadece bir sayı olduğunu ve her yaş döneminde ilham verici başarıların mümkün olduğunu gösteriyor.