Ritim sadece dansta değil hayatımızın her anında var olan bir olgudur. Ritim ilk nerede başlar diye sorsanız, ilk ritmi duyduğumuz yer anne karnındaki ilk kalp atışlarımızdır. Evet, kalbimizin atışı da bir ritimdir. Spor yaparken, dans ederken, koşarken, yemek yerken, konuşurken hatta hiçbir şey yapmazken dahi hayatın ritmi biz var olduğumuz müddetçe var olur.
Doğada her şey ritim halindedir. Bizler doğanın bir parçasıyız. Ritim durduğunda ise yaşam biter. Her sayı da bir ritimdir. Bu sebeple bir eğitmen olarak özellikle derslerimde hareketleri öğrencilerime yaptırırken sayı saymaya ve belli bir ritimde yaptırmaya özen gösteririm. Doğa demişken mevsimlerin geçişi, gece ve gündüzün oluşu hepsinin de bir ritmi vardır. Doğanın, evrenin sürekliliği ritme bağlıdır. Dünya kendini sürekli tekrarlayan bir devinimdir. Güneşin ve gezegenlerin her bir hareketinin bir ritmi vardır. Bazı gezegenler yavaş ve ağır dönüş yaparken, bazı gezegenlerin dönüşü hızlıdır. Bu gezegenlerin birinde ritim bozulduğunda evrenin dengesi bozulur ve olağanüstü durumlar meydana gelebilir. Dans için de aynısı geçerlidir.
Ritim demek aynı zamanda denge ve uyum demektir. Hepimiz evrenin ritminin birer parçasıyız. Kalp atışımızda ritim bozulduğunda bütün vücut sistemimizin çalışması aksar. Organlar arasındaki uyum bozulur ve sağlığımız tehlike altına girer. Öfkelendiğimizde ya da sinirlendiğimizde kalbimizin atışlarında hızlanma olur bu da vücudumuzdaki ritmin düzensiz bir şekilde çalışmasına neden olur.
Aynada kendimize baktığımızda dış bedenimizi görürüz; gövdemizi, bacaklarımızı, kollarımızı, omuzlarımızı, yüzümüzü. İmkanımız olsa, iç bedenimize bakabilsek; organlarımızı, damarlarımızı, kaslarımızı, kemiklerimizi, eklemlerimizi, sinir sistemimizi görürüz. Bedenimiz aynı zamanda duygularımızın da oyun alanı. Her duygu, yaşadığımız her olay bedende bir iz bırakıyor. Sevinçli hallerimiz, öfkemiz, endişemiz, kahkaha attığımız anlar. Dansta da bunların dışa vurumunu görüyoruz elbette.
Dans eğitimi esnasında yaptığımız denge ve esneklik çalışmaları bu anlamda bedeni hem güçlendirir hem de esnetir. Hareketleri yapabilmek için çok esnek ya da çok güçlü olmak tek başına yeterli değildir. Esneklik ve güç arasında sağlam bir denge kurabilmek gereklidir. Güçlü olmayan esnek bir beden yaralanmaya, sakatlanmaya açıktır. Böyle bir beden ise katıdır, serttir. Güç ve esneklik bedenin ihtiyaç duyduğu iki haldir. Esneklik ve güçlü olma birbirinden ayrılmaz, birbirine ihtiyaç duyan ve birbirini tamamlayan iki kavram aslında. Dans ederken bedenimizde esneyen ve güçlenen sadece kaslarımız değil, aynı zamanda organlarımızdır da. Bu yüzden dansta kalbimizin ritmini duyarak ve doğada her anda bunu hissederek çalışmaları yapmak insanın zihinsel ve fiziksel gelişimi için önemlidir. Son sözüm şu ki; bu yüzden doğanın bize sunduğu ritme uyum sağlayalım, ona göre dengeli yaşayalım ve dans edelim.
Daima sanat ve sporla kalın, sevgiler dostlar.